Açıklama
Gözlerimi yummuş, hayatın bir güneş gibi yeniden doğduğunu, dört bir yanın güzelliklerle ağardığını, al, pembe, sarı çiçeklerin salınıp etrafa gamzeler yağdırdıklarını, papatyaların raksa durup erguvanların lâleden alev aldıklarını, çeşit çeşit güzelliklerle dolgunlaşan umumi hava ve atmosferin gönüllerimizi saadet vaadiyle kapladığını, ruhlarımızda ebed televvünlü engin bir ferahin çağladığını, koyun-kuzu melemesi, kuş cıvıltısı, ağaç sesi, şu sesi, yaprak hışırtısı ile dolu, anne heyecanı ve çocuk neşesi tadındaki bir “ba’şu ba’de’l-mevt”in, sevilen çehrelerdeki gibi büyülü ve tesirli, seven gönüllerdeki gibi dolgun, inandırıcı, nazik ve ince tüllenişlerini duyuyor, düşünüyor, zevkten zevke intikal ediyor ve yaşadığım zamanın dar hendesesinden sıyrılarak kendimi bu güzellikler armonisi içine atasım geliyor. Ben atmasam da zaten, emareleri zühür etmiş o mutlu geleceğin renkli, sıcak, lezzetli ve mavi günleri, hayallerimin menfezlerinden akıp akıp gönlüme boşalıyor, benim oluyor ve bana tasavvurlarımı aşan saadetler vaad ediyor.