Öğrencilik yıllarımız sağ-sol mücadelesinin başladığı zamanlardı. O dönemde “Dünya komünist oluyor!” diye dindarlarda bir endişe vardı. Onun için bizler de kendimizi yetiştirip ardından da insanımızı uyarmamız gerektiğini düşünüyorduk. Böylelikle insanımızı hem bilgisizlik girdabından hem de böyle büyük bir kızıl tehlikeden kurtaracaktık. Ne zaman ki, Risale-i Nurlar’ı tanıdım, bilhassa İhlâs Risaleleri’ni okudum o zaman kendimin kurtarılmaya daha muhtaç bir “ihlâs” yoksunu olduğumu anladım.
“Bundan birkaç sene sonra kaldığımız yurda müdür olarak M. Fethullah Gülen Hocaefendi geldi. O, bulunduğumuz yurtta bazan haftada bir, bazan da iki defa birkaç saat süren tehzib-i ahlâk dersleri veriyordu. Daha doğrusu, yetiştirme sohbetleri yapıyordu. Bir müddet sonra bizlerin de birer konu hazırlayıp konuşma yapmamızı istedi. Arkadaşım Mehmet Binici’den sonra ben de İmam-ı Gazzalî Hazretleri ve Bediüzzaman Hazretleri’nin kitaplarından “ihlâs” ile ilgili mevzuyu hazırladım. Konuyu anlatırken o sırada Hocaefendi de salonun arka sıralarında oturup bizi dinliyordu. Konuşma bitince arkadaşlar konuyla ilgili soru soruyorlardı. Soruların cevabını veremediğimde Hocaefendi devreye giriyordu.”
Copyright © 2023 Süreyya Kitap. All Rights Reserved.